Glutatyon ve C Vitamini
Serbest radikal avcısı: Glutatyon
Hepimizin hayattan ortak beklentisi sağlıklı, huzurlu ve kaliteli bir yaşam sürmek. Bu nedenle bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak adına virüs, bakteri ve benzeri patojenik mikroplardan korunmamız gerektiği bir gerçek. Fakat günlük yaşamda maruz kaldığımız kimyasallar ve ağır metaller; kötü beslenme, stres, radyasyon ve hava kirliliği gibi faktörler bağışıklık sistemimizi zayıflatıyor. İlaçlar, antibiyotikler, yediğimiz gıdalardaki koruyucu kimyasallar ve sebze-meyve üretiminde kullanılan böcek kovucu tarım ilaçları her yıl vücudumuzda 1.7 kilo kimyasal birikmesine neden oluyor. Bu unsurlar biz farkında olmadan vücudumuzda “serbest radikaller” denilen zararlı atıkların oluşumunu artırıyor. Kanser başta olmak üzere pek çok sağlık problemine zemin hazırlayan ve adeta serseri mayın gibi hareket eden serbest radikallerin nötr hale getirilmesi ve vücudumuzdan atılması için bağışıklık sistemimiz antioksidan üretiyor. Bu antioksidanların başında ise tam bir “detoks kahramanı” olan glutatyon geliyor. Vücudumuzdaki zehirleri makinedeki pasa benzetirsek glutatyon net bir biçimde bir anti-pas vazifesi görüyor. Yoğun C vitaminiyle desteklenen glutatyon serum tedavisi, vücudu temizleyerek bağışıklık sistemini aktive edip güçlendiriyor. Vücudumuzun bir nevi “çöp temizleyicisi” olan glutatyon C tedavisinin gençleştirici etkisi sayesinde kişiler daha zinde, daha sağlıklı bir yaşama merhaba diyor.
Glutatyon nedir?
Öncelikle glutatyon nedir, buna bakalım: Glutatyon en basit tanımıyla çok güçlü bir antioksidan ve bağışıklık güçlendirici. İnsan vücudunda doğal olarak bulunan sistein, glisin ve glutamat adı verilen üç temel aminoasidin bir araya gelmesiyle sentezlenen glutatyon, toksinlerin ve serbest radikallerin hücrede mitokondri hasarı oluşturmasını engelliyor. GSH olarak da bilinen glutatyon, yaşlanmanın getirdiği sağlık sorunlarının yanı sıra kanser, kalp damar hastalıkları, diyabet ve Alzheimer (bunama) gibi insan hayatını tehdit eden birçok dejeneratif hastalığın önlenmesinde de aktif rol oynuyor.
Bağışıklık sisteminin hastalıklarla mücadele edebilmesi için vücuttaki glutatyon seviyesinin yeterli düzeyde olması gerekiyor. Sağlıklı bir insanın vücudundaki glutatyon miktarı ortalama 10 gram civarında seyrederken, glutatyon içeren gıdalar tüketildiğinde bu oran günde 100-150 grama kadar çıkabiliyor. Ancak yaşlanma, sağlıksız yaşam şartları, dengesiz beslenme, alkol/sigara tüketimi, stres ve kronik hastalıklar gibi etmenlere bağlı olarak vücuttaki glutatyon miktarı zamanla azalma eğilimi gösteriyor. Bu aşamada vücudun toksik maddelerle savaşmaya devam edebilmesi ve yaşlanma etkilerinin en aza indirilmesi için dışarıdan antioksidan takviyesine ihtiyaç duyuluyor. İşte glutatyon serum tedavisi bu ihtiyacı karşılaşıyor.
Glutatyon C tedavisi nasıl yapılır?
Öncelikle alanında uzman bir doktor tarafından gerekli tetkikler yapılıyor ve kişideki glutatyon düzeyi tespit ediliyor. Ardından kişiye özel serum hazırlığına başlanıyor. Gerek görülmesi halinde glutatyon serumuna C vitamini gibi yardımcı vitaminler de eklenebiliyor. Hazırlanan serum, damar yoluyla vücuda enjekte ediliyor. Tamamen acısız olan bu işlem 15-20 dakikada tamamlanıyor. Seansların sayısı ve sıklığı tedavi öncesi yapılan konsültasyon doğrultusunda; kişinin yaşı, vücut yapısı ve sağlık problemleri dikkate alınarak belirleniyor. Genellikle haftada bir veya 15 günde bir tekrarlanan 5 seansta hedeflenen sonuçlara ulaşılıyor. Uygulamanın ardından kişiler herhangi bir yan etkiyle karşılaşmaksızın rahatlıkla günlük yaşantılarına dönebiliyor. Tedavi tamamlandıktan sonra kişilere dengeli beslenmeleri, uyku düzenlerine dikkat etmeleri ve stresten mümkün olduğunca uzak durmaları öneriliyor. Bu şekilde vücudun glutatyon üretiminin desteklenmesi amaçlanıyor.
Glutatyon C tedavisinin faydaları nelerdir?
Dünyaca benimsenmiş ve tamamlayıcı tıp tedavisinde yaygın olarak kullanılan glutatyon C tedavisinin faydaları:
- Bağışıklık sistemini düzenler ve güçlendirir.
- Başta beyin ve karaciğer olmak üzere tüm vücut dokularını serbest radikallerin zararlı etkilerinden korur.
- Vücutta biriken ağır metalleri temizler.
- Otoimmün hastalıklarla savaşır.
- Anti-aging etkisi sayesinde cildi gençleştirir ve cilt lekelerini giderir.
- Vücutta enflamasyonu (iltihap) azaltır.
- Kanserojen ve toksik maddeleri etkisiz hale getirerek vücuttan atar.
- Kasları güçlendirir.
- Oksidatif stresten korunmamızı sağlayan enzimlere destek olur.
- Sigara ve alkol kullanımıyla oluşan toksik maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.
- Otizmin tedavisinde etkindir.
- Parkinson hastalığının semptomlarını azaltır.
- Kansere karşı savaşır ve yeni kanser hücrelerinin oluşumunu engeller.
- İnsülin direncinin yarattığı endotel (kan damarlarının iç kısmını kaplayan doku) bozukluğun önüne geçer.